17 Aralık 2014 Çarşamba

JPEG'den Daha Küçük ve Kaliteli Yeni Dosya Formatı

BPG formatı, dosya büyüklüğü olarak JPEG’in yarısı kadar fakat kalite açısından birkaç adım önde.
JPEG uzun yıllardır internette kullanılan hakim görsel formatıydı. Günümüzde de GIF ve PNG’nin önünde hala en popüler format olmaya devam ediyor. Bu hegemonyayı değiştirebilecek bir dosya formatı da FFmpegve QEMU’nun geliştiricisi Fransız programcı Fabrice Bellard tarafından yayınlandı.

BPG (Better Portable Graphics) ismini verdiği dosya çözümle algoritması ile JPEG gibi basit görsel görüntüleme işlemini daha iyi sıkıştırılmış dosyalarla sunuyor. Böylece JPEG’e göre daha kaliteli görüntüyü yarı büyüklükle yayınlayabiliyor.






Basit bir görsel kıyaslama aracıyla bu farkı görülebiliyor. Bu formatı kullanmak isteyen geliştiricilerin internet sitelerine veya tarayıcılara küçük bir javascript kodu eklemesi yeterli oluyor. Sonrasında kamuoyunun tepkileri ile JPEG’in geleceği tayin edilecek.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?

Dünyanın en büyük finans şirketlerinden J.P. Morgan'ın CEO'su James Dimon'un, zengin koca avcısı bir kızın kendisine attığı bir e-mail'e verdiği cevap...
"Sayın Morgan,
Sizinle dürüst olacağım... Bu yıl 25 yaşına giriyorum. Çok güzelim, iyi bir stilim var ve kaliteli şeyleri severim. Yıllık geliri en az 500 bin dolar veya daha fazla olan bir adamla evlenmek istiyorum. Aç gözlü olduğumu düşünebilirsiniz fakat New York’ta yıllık geliri 1 milyon dolar olan insanlar maalesef orta sınıf sayılıyor.
Çok şey istemiyorum. Bu sizin sitenizde yıllık geliri 500 bin dolar veya daha fazla olan biri var mı? Hepiniz evli misiniz? Sormak istiyorum, sizin gibi zengin insanlarla evlenmek için ne yapmam gerek?
Bugüne kadar birlikte olduğum erkekler arasında en zengini yılda 250 bin dolar kazanıyordu. Central Park’ın batı yakasında, yüksek bütçeli rezidanslarda yaşamak isteyen biri için yıllık 250 bin dolar yeterli değil. Size alçak gönüllülükle soruyorum:
1) Zengin bekarlar nerede takılır? (Lütfen bar, restaurant, spor salonu, kulüp, vs... gibi mekanların isimlerini ve adreslerini yazar mısınız.)
2) Hangi yaş kategorisine odaklanmalıyım?
3) Çoğu zenginin eşleri neden ortalama güzellikte? Bir kaç kızla tanıştım; güzel veya ilgi çekici değiller ama zengin erkeklerle evlenebiliyorlar.
4) Kimin karınız, kimin yalnızca sevgiliniz olabileceğine nasıl karar veriyorsunuz? Benim hedefim evlenmek. Zengin bir adamla evlenebilmek için ne yapmalıyım ?
Bayan Güzel"
Cevap:
"Sevgili Bayan Güzel,
Yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. Tahmin ediyorum ki sizin gibi aynı soruları soran pek çok genç kız var. Lütfen profesyonel bir yatırımcı olarak durumunuzu analiz etmeme izin verin. Benim yıllık gelirim 500 bin doların üzerinde, sizin kriterlerinize uyuyor, bu sebeple zamanınızı boş yere çalmadığımı umut ediyorum.
Bir iş adamı gözünden bakarsak, sizinle evlenmek kötü bir fikir. Nedeni ise çok basit, lütfen açıklamama izin verin... Detayları bir kenara bırakırsak, yapmaya çalıştığınız şey “güzellik” ile “para” ikilisini takas etmek: A kişisi güzelliği sağlar, B kişisi de bunun için ödeme yapar, gayet adil. Fakat burada ölümcül bir problem var; sizin güzelliğiniz kaybolacak ama benim param iyi bir sebep olmadıkça tükenmeyecek. Aslına bakarsanız, benim gelirim yıldan yıla artabilir, ancak siz yıldan yıla güzelleşemezsiniz. Bu sebeple, ekonomik açıdan bakarsak, ben değer kazanan bir varlıkken siz değer kaybeden bir varlıksınız. Hem de sıradan bir değer kaybı değil, katlanarak artan bir değer kaybı. Eğer güzellik sizin tek varlığınızsa, değeriniz 10 yıl sonra çok daha düşük olacak.
Wall Street’te kullandığımız bir terimden yola çıkarsak, sizin için “takas pozisyonu” diyebiliriz, “satın al ve bekle” değil. Sizi satın almak iyi bir fikir değil, bu sebeple kiralamayı tercih ederim. Çünkü alışveriş değeri düşen bir şeyi uzun süre elde tutmak hiç de akıllıca değildir. Şüphesiz; aynı şey sizin istediğiniz evlilik için de geçerli.
Bu yazdıklarım size zalimce geliyorsa bir de şöyle düşünün; tüm paramı kaybetseydim, beni terk etmez miydiniz? Aynı şekilde güzelliğinizi kaybettiğinizde, benim de çıkış yolunu bulmam gerekmez mi?
Yıllık geliri 500 bin doların üstünde olan insanlar aptal değil; sizinle yalnızca çıkarız ama evlenmeyiz. Size, zengin bir adamla evlenme fikrini unutmanızı öneririm. Bu arada, yılda 500 bin dolar kazanan o zengin siz olabilirsiniz. Zira o kadar parayı kazanmak, zengin bir aptal bulabilme ihtimalinizden daha yüksek...
Kolay gelsin.
J.P. Morgan . . .

31 Ocak 2014 Cuma

Tasarımcı mısın o zaman bunları bileceksin...

Mark W. Lewis tasarımcılara en çok söylenen 10 yalanı paylaşmış. Bu maddelerden en az bir yada bir kaçı eminizki başınıza gelmiştir.
 

Özellikle Freelance işlere yeni başlayanlar bu maddeleri çok dikkatli okusunlar çünkü sürekli karşılarına çıkacak!
 

 
Bakalım Neymiş bu 10 büyük yalan ?


1- Bunu bizim için ucuza yada ücretsiz yap, bir dahakinde telafi edelim!
Saygın hiç bir iş sahibi, daha sonra ödenmek üzere yada ücretsiz olarak emeğini ve zamanını vermez.
 

Bir tesisat ustasına "Bu seferlik lavaboyu bedava ver ve yerine monte et, bir dahaki lavabo ihtiyacımızda telafi ederiz!" dediğinizi hayal edebiliyoırmusunuz ?
Bu tip müşteriler muhtemel bir sonraki işte zaten sizi aramayacaklardır.

2- Son halini görmeden asla ücret ödemeyiz!
Bu müşterilerin sizden avans istemenizi engellemek için kurduğu bir tuzaktır. Heme her tür işte önce avans verilir ve ondan sonra işler devam eder.
Müşterinizle devamlılık arzeden bir ilişkiniz olması durumunda farklı davranabilirsiniz, ancak yeni bir müşteri hiç bir zaman çalışmalarınızı ücretinizin bir kısmını ödemeden görmemeli.

3- Bu işi bizim için yap, senin için iyi referans olur, işlerin açılır!
En büyük yalanlardan biri. Aynı şeyi lavabocuya söylediğinizde, size vereceği yanıt, "İşimi kusursuz yapsam bile farkedilmek için bunu size bedavayamı yapmam gerek?" olacaktır.
 

Ayrıca işi bu şekilde yaptıran işveren etrafındakilere projeyi ne kadar ucuza çıkardığını böbürlenerek anlatacaktır.
Çevresinden sizi yeni bir iş için arayan olsa bile muhtemelen size diğer işten aldığınız ücreti önereceklerdir.

4- Demo çalışmalara bakarken “Seninle çalışıp çalışmamaya henüz karar vermedik. Ama malzemeleri burada bırak ben ortağımla,yatırımcımla,karımla,patronumla görüşeyim.”
Bunu söyleyen kişi emin olabilirsinizki çalışmalarınızı teslim ettik sonra 15 dakika içinde diğer tasarımcıları arayarak fiyat bilgisi isteyecektir.
 

Geri aradığınızda size ona verdiğiniz fiyatın çok yüksek olduğunu ve x bir tasarım firmasının daha uygun fiyat vererek işi aldığını söyleyecektir.
 

Elbette onlar ucuz olacak, çünkü siz zaten saatlerce çalışarak ön çalışma ve danışmanlık hizmetini ücretsiz olarak verdiniz.
 

Sözleşme yapana kadar hiç bir yaratıcı çalışmayı müşterinin ofisinde bırakmayın !

5- Proje iptal olmadı, sadece ertelendi. Hesabımız açık kalsın 1-2 ay sonra devam ederiz!
Muhtemelen etmeyecektir. İşte duraksama varsa muhtemelen o proje cansızdır. O ana kadar yaptığınız kısmın ücretini almamanız ise büyük hata olacaktır.
 

2 ay sonra geri aradığınızda o proje ile ilgili olarak başka biri atanmış olabilir, ve bilin bakalım ?! Bu yeni sorumlu kişi sizin adınızı bile duymamış olabilir!

6-Sözleşme mi ? Ne sözleşmesi, biz arkadaş değilmiyiz ?
Birşeyler yanlış gidene dek elbette arkadaşız. Akabinde senin takım elbiseli aşağılık benimde gerzek tasarımcı olmamam için sözleşme şart.
 

Ancak yaptığınız işler için para ödenmemesini bekliyorsanız o sizin bileceğiniz iş.
Saygın her iş sahibi mutlaka sözleşme yapar. Sizde yapmalısınız.

7- Faturayı iş üretildikten sonra kesip gönder!
Daha çok basılı grafik işlerinde, eğer uygulama yada basımını sizin yapmadığınız bir iş için, neden başkasının iş bitiş tarihini bekleyesenizki.
 

Siz zaten tasarımınızı teslim ettiniz ve kabul edildi. O zaman faturanızı kesebilirsiniz. Bu sizi başka türlü bir bekletme taktiği olabilir. Müşteriniz işin tasarım sonrası aşamalarında ortaya çıklacak sorunları çözebilmek için sizi bekletiyor olabilir.

8- Senden önceki şu kadara yapmıştı…
Tamamen alakasız bir söylem. Eğer daha önceki çok iyi bir iş çıkarmış olsa şu an sizinle değil onunla konuşuyor olmaları gerekirdi.
 

Bir öncekinin ne kadar ücret aldığı yada talep ettiği sizi hiç ilgilendirmemeli. Piyasanın altında ücret talep edenler yakında bu piyasadan ayrılacak demektir ya iflas edeceklerdir yada sektör değiştireceklerdir.

9- Bizim bütçemiz bu kadar diyen firmalar
İnanılmaz değilmi ? Adam araba almak istiyor hiç araştırmadan alacağı araba için ne harcayacağını biliyor.
 

Her proje belli ölçekte bir ücrete karşılıktır. Daha az paraları varsa sizde karşılığında daha az çalışarak işi çıkarabilirsiniz. Ama bunu onların anladığından emin olun.
İşi basitleştirerek sunacağınız bütçeyi kısın.

10- Finansal sorunlar yaşıyoruz, işi teslim et, biz biraz kazandıktan sonra ödemeni yapalım!
Tabii ki, ancak ödeme yapılacaklar listesinde en alt sıralarda olduğunuzu bilin. Bir firma kötü gittiğini açıklayabiliyorsa emin olun göründüğünden çok daha kötü durumdadırlar.
 

Ayrıca bir banka olmadığınızı unutmayın geciken ödemeler ile ilgili olarak size ek ödeme yapılmasını isteyin.

İster tasarım ajansı sahibi olun ister freelance çaışın bu 10 maddelik listedekilere bir gün muhtemelen rastlayacaksınız. Yada bir çoğuna rastladınız bile.
 

Okuduğunuz yazının kaynağı yabancı, buda şu anlama geliyor Türkiye'de bu işi yapıyorsanız bu maddeler haricinde daha sert ve farklı zorluklar ile karşılaşmanızda olası.

Zaman zaman sizlerden, tasarım işine girmek ve bunu meslek edinmek isteyenler için tavsiyeler yada mesleğe yeni başlamış kişilerin iş hayatlarında yaşadıkları zorluklar ile ilgili e-postalar gelmekte bu makale işe yeni başlayanlar için önemli bir kilometre taşı olacaktır. Özellikle serbest çalışanlar için....

28 Ocak 2014 Salı

Ara Güler



"Ne adamlar var!

Bana soruyorlar; 'Sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. Fotoğraf makineyle mi çekilir? Şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? Roman daktiloyla mı yazılır?

Arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. Ben Singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim! Şunlara bak. Alıyorlar Leica'yı, Canon'u, Nikon'u ellerine, yola düşüyorlar. Bir köylü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Koyun sürüsü mü gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Çadır mı gördüler. Dur! İki şipşak, tamam… Ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım… Onu tanımalıyım. Fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."

Ara Güler

20 Aralık 2013 Cuma

Reklamcıyı çıldırtmanın 8 garantili yolu


Reklamcıyı çıldırtmanın 8 garantili yolu 
Herkesin bildiği gibi savaşlar reklamcılar yüzünden çıkar. Zihnimize girip, bilinçaltımızı etkileyen mesajlarıyla bütün paramızı ihtiyacımız olmayan şeylere harcatırlar. Paramızı saçma sapan şeylere harcadığımız için fakirleşiriz. Fakirlik insanı depresyona sokar. Ruh sağlığı bozulan insan da şiddete başvurur. İşte savaşlar böyle başlar. Ayrıca bütün reklamcılar komünisttir.

Dolayısıyla bu hafta konuyu, grafik tasarımcılardan nasıl kurtulabileceğimize ayırarak dünya barışı için üzerime düşeni yapmak istiyorum. Reklamveren olarak bir grafik tasarımcı ile çalışıyorsanız, aşağıda listelediklerimi yapıp onu çıldırtarak mesleği bırakmasını sağlayabilirsiniz. SONSUZA KADAR!..

1. MICROSOFT OFFICE

Bir grafik tasarımcıya herhangi bir doküman göndermeniz gerektiğinde Microsoft Office programlarından biriyle hazırlayın. Programın PC versiyonu olmasına özellikle dikkat edin. Asla Apple Macintosh yazılımları kullanmayın.

Eğer bir fotoğraf göndermeniz gerekiyorsa; onu çıldırtmanın en kolay yolu, fotoğrafı jpeg dosyası göndermek yerine Word ve PowerPoint gibi bir Microsoft dosyası içine yapıştırmaktır. Önemli bir ipucu, fotoğrafın çözünürlüğünü 72 dpi yapmaktır. Bu dosyayı alan grafik tasarımcı sizi arayacak ve fotoğrafın daha yüksek çözünürlüklü halini isteyecektir. Yüksek çözünürlüklü fotoğrafı gönderirken bu sefer de fotoğrafın boyutunu yarı yarıya küçültmeyi ihmal etmeyin.

Eğer iletişimi e-posta aracılığıyla sağlıyorsanız, arada bir gönderdiğiniz dokümanı mesaja eklemeyi unutun.

2. YAZI KARAKTERLERİ
Grafik tasarımcınız hazırladığı çalışmada Helvetica kullanmışsa, Arial ile değiştirmesini isteyin. Eğer Arial kullanmışsa, Comic Sans yapmasını talep edin. Zaten Comic Sans kullanmışsa, o grafik tasarımcı yarı delirmiş demektir; işiniz şimdi daha kolay.

3. NE KADAR ÇOK, O KADAR İYİ
Diyelim ki bir ilan hazırlanmasını istediniz. Grafik tasarımcı ilanın her yerinde boş alanlar bırakacaktır. Bu beyaz alanların ilanın okunmasını kolaylaştırdığını, temiz ve profesyonel yapacağını iddia edecektir.

Bu yalanların hiçbirine inanmayın. Boş alan bırakmasının tek sebebi, ilanın daha büyük olmasını sağlayarak size daha fazla para harcatmak içindir. Bütün paranızı bitirmek ister çünkü sizden nefret eder. Paranızı bitirip iflas etmenize çalışır. Ayrıca bazı grafik tasarımcıların yeni doğmuş bebekleri öldürüp, çiğ çiğ yedikleri söylenir.

Onun için son derece dikkatli davranın ve ilanın kenarlarında sıfır boşluk bıraktırın. Metni, mümkün olan en küçük boyutta yazdırın. Yazı içinde üç veya dört farklı yazı karakteri kullanılmasını da isteyebilirsiniz. (Comic Sans veya Arial fontlarında ısrarcı olursanız, bonus var.)

İlanın içine pek çok fotoğraf koydurun. Gerekiyorsa, cep teefonunuzla iş yerinizin fotoğrafını çekip gönderin. Nasıl göndereceğiniz konusunda 1. maddede yazılanları uygulayın.

Bu isteklerinizi yerine getirmemek için sizinle çok tartışacak ama asla pes etmeyin. Müşteri her zaman haklıdır. Parayı veren siz değil misiniz? Eninde sonunda istediğinizi yapacaktır.

4. LOGO KULLANIMI
Hazırlanan işte şirketinizin ya da bir sponsorun veya iş ortağınızın logosu kullanılacaksa, bunu en düşük çözünürlükte gif veya jpeg dosyası olarak gönderin. (Logoyu eğer Word dokümanına yapıştırırsanız bonus kazanırsınız.)

Bu kadarının grafik tasarımcıyı çıldırtmak için yeterli olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Ruh sağlığını bir daha düzelmeyecek şekilde bozulmasını istiyorsanız, logoyu karmaşık bir zemin üzerine yerleştirerek yollayın. Seçtiğiniz zeminin beyaz veya siyah olmamasına dikkat edin çünkü bunlardan logoyu kesip almak kolaydır. Grafik tasarımcınız bitmap logo üzerinde çalışmayı tamamladıktan sonra daha büyük olması gerektiğini söyleyin.

Logonun sıfırdan hazırlanması gerekiyorsa, onunla dışarda bir yerde çay veya kahve içmek için buluşun. Gittiğiniz yerde peçe üstüne istediğiniz logonun taslağını çizin. (Daha da iyisi, 9 yaşındaki yeğeninize çizdirin.) Taslağı kendiniz çizerseniz, üzerinde beş dakikadan fazla uğraşmayın. Detaylı ve anlaması kolay bir şey vermemelisiniz. Buradaki temel mantık, grafik tasarımcının sizin ne istediğini mümkün olduğunca az anlamasıdır ki sonra istediğiniz kadar değişiklik ve düzeltme talep edebilin.

Grafik tasarımcının göndereceği logoyu asla ve asla ilk seferde kabul etmeyin. Muhakkak düzeltilecek ve değiştirilecek şeyler vardır. Dokuzuncu düzeltmeyi de kabul etmeyin. Renk, yazı karakteri, vinyet gibi her konuda değişiklik talep edin. Logo içine fotoğraf koymasını söyleyin. Düzeltmelerin 10.’sunda en çok ikinci revizyondakini beğendiğinizi söyleyin. Kalleşçe gibi gelebilir ama kanser illetini insanoğlunun başına grafik tasarımcıların sardığını unutmayın.

5. KELİME SEÇİMİ
Grafik tasarımcıdan bir iş isterken anlamsız tanımlar kullanmaya özen gösterin. Örneğin, “Dijitalimsi bir görünüm olabilir mi?” ya da “Enerjisi daha yüksek bir yaklaşım” gibi şeyler söyleyin. Eğer tercih ederseniz, “Çok güzel bir tasarım isterim” veya “Şık tasarım yapar mısınız; öyle tasarımlar olsun ki insanlar baktığında ‘Bu ne güzel tasarım desinler” seçenekleriniz de var. Bunları söylerken kendinizi kötü hissetmenize gerek yok çünkü bu sizin hakkınız. Unutmayın, grafik tasarımcılar dolunayda kurtadam olup yeni doğmuş bebek avına çıkarlar.

6. RENK SEÇİMİ
İdeal renk seçimi (bu işi elbette grafik tasarımcıya bırakamazsınız) aklınıza gelen tüm renkleri tek tek küçük kağıt parçalarına yazmakla başlar. Bu kağıtları bir kavanozun içine yerleştirin ve iyice karıştırdıktan sonra rastgele seçin.

Grafik tasarımcı iki veya üç ana renk skalası içinde kalmak isteyecektir. Sakın ha! İstediğiniz kadar renk seçebilirsiniz. Gökkuşağında bile kaç farklı renk var. Kavanozdan renk seçme işini grafik tasarımcının önünde yapın ve her bir rengi belirledikçe sevinç çığlıkları atın.

7. ZAMANLAMA
İşi onaylama zamanı geldiğinde acele etmeyin. Sakin sakin, düşüne düşüne karar verin. İki gün düşünün. Veya altı gün de düşünebilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken nokta projenin bitme tarihine iyice yaklaşıldığında ilave revizyon istemektir.

Örneğin, ilanınız gazetede pazartesi günü yayınlanacaksa cuma günü mesai bitimine yarım saat kala yapılması 72 saat sürecek düzeltmeler isteyin. Ne de olsa II. Dünya Savaşı, grafik tasarımcılar yüzünden çıkmıştı.

8. ÖLDÜRÜCÜ DARBE
Yukarıdakilere maruz kaldıktan sonra her insan gibi (gerçi bazıları onların insan olmadığını savunur ama...) grafik tasarımcı da bütün ümidini yitirecek, sizinle mücadele edemeyeceğini anlayıp her istediğinizi yapacaktır. Mor mu olsun? Tamam, sorun değil; yapıyorum. Altı farklı punto mu? Neden olmasın, elbette!

Kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Daha değil. Ana hedefinizi asla unutmayın. Mesleği bırakmasını ve bir daha bu işe dönmemesini istiyorsunuz. Dolayısıyla öldürücü darbe için hazırlanın.

İşin son haline karar verme aşamasına geldiğinizde; işin sorumlusu olarak inisiyatif almayışının size ne kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşattığını anlatın. Sonuçta grafik tasarımcı olan o. Uzmanlığını, bilgisini ve birikimini kullanması; sizi doğru yönlendirmesi gerekirdi. Bunu neden yapmadığını sorgulayın. İşi ona vermek yerine Microsoft Publisher’da kendinizin yapmadığından pişmanlık duyduğunuzu söyleyin.

İşte bu kadar! Artık ondan kurtulduğunuza kesin gözüyle bakabilirsiniz.

Kaynak: Not: Yukarıdaki yazı bir şaka, bir mizah yazısıdır. Kanadalı grafik tasarımcı Ghislain Roy tarafından kaleme alınmış, “8 Ways to Drive A Graphic Designer Mad” başlıklı yazından esinlenilmiştir. Yazının orijinali için: http://t.co/76QeMc3

Renkler ruhumuzu nasıl etkiler?

Ruhumuz bazen sudaki titreşimler kadar hassas, arının çiçeği salladığı gibi dengeli ve yağmur damlasının rüzgarda savrulduğu kadar hafif olur. Kırmızı, mavi, sarı, siyah... Renkler ruhumuzu nasıl etkiler?

Kırmızı: Harekete geçiren, ihtirasın sembolü, canlandırıcı ve nabzınızı bile yükselten bir renktir. Aynı zamanda karnınızı acıktırabilir. Farkındaysanız gıda firmaları bu rengi çok kullanırlar.

Turuncu: Sizi neşelendirir, içiniz içinize sığmaz, mutluluk hissi verir.

Dışa vurumculuk hissinizi kamçılar, sıkıntınızı azaltır. Kalabalık yerlerde rahat konuşmanıza yardımcı olur.Toplantılarda yaptığınız esprilerle gündeme ağırlığınızı koyabilirsiniz.

Kahverengi: Hareket getiren ve aynı zamanda sanatsal ruhun hakim olduğu ortamlarda başarılı kılan bir renktir. Güven veren gücü , üzerinizde etkisini gösterecektir. Seçkin ve asil bir havası vardır.

Lacivert: Yatıştırıcı bir özelliği olan bu renk , mantıklı düşünmenizi sağlayan etkisiyle yanlış kararlar almanızı engeller. Olumlu düşünce ve asilliğin sembolü olma konusunda morla mücadele edecek kadar kuvvetlidir.


Mor: Asaleti itibarı simgeler. Adeta ruhun dengesi gibidir. Fiziki yaşamın da ayrılmaz parçasıdır. Ruh aleminin en çok rahat ettiği ve enerjinin kesintisiz akabildiği bir renktir.

Yesil: Güven veren, rahatlatan ve doğanın yansıtıcısı bir renk olması sebebiyle de ruhu dinlendirir. Mavinin dinlendirici özelliği ile adeta yarışır. Hele mavi ve yeşil bir araya gelebiliyorsa, tanrısal bir etkileşim ortaya çıkabilir.

Mavi: Ruhun bütün enerjisini dengeleyen, huzur veren dinlendirici özelliğinin yanında, insan üzerinde tansiyonu dahi düşürebilen bir gücü vardır. Büyük yorgunlukları yok eden inanılmaz yoğurucu bir potansiyeli vardır. İnsanın kötü şeyler yapmasını engelleyecek kadar da huzur verir.Kan akışını da yavaşlattığı için nazara da iyi geldiğine inanılır.

Beyaz: Temizliğin, istikrarın ve dengenin timsali gibidir. Vücudun negatif enerjisini atan daha ince ayrıntıları seçmemizi kolaylaştıran ve hastalıkların ilk yardımı gibi ilk tedaviyi yapar. Kutsal bir enerji yayar.

Pembe: Huzur verir, rahatlatır ve kendimizi mutlu hissetmemizi sağlar.Özellikle akşam saatlerinde dinlenmemiz sırasında bizleri başka bir frekansa taşıyarak rahat uyumamızda yardımcı olur.

Siyah: Gücü ve başarıyı temsil eden asil bir renktir.Tutkulu insanların vazgeçemediği bir renktir. İddialı ve kendine farklı bir dünya yaratan insanların seçkin rengidir.

Gri: Sadelik ve fazla hareketsiz ciddi bir şahsiyeti vardır. Diplomatik ruhu yansıtır. Asil bir renk olup, aynı zamanda gizemli insanların tercih ettiği bir renktir.

Sarı: Dikkat çekici renklerin başında gelir. Aynı zamanda çok çabuk farkedilme özelliği olan bir renktir. Bu yüzden dünyadaki çoğu taksi rengi sarıdır. Ayrıca moral rengidir. Mide ve sindirim sisteminin dostu bir renktir. Pozitif düşünmemizi sağlar.

-alıntı-

17 Aralık 2013 Salı

Tasarımcılık zor iş...

Tasarımcı olmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Müşterilerle, kreatif direktörlerle, pazarlama yöneticileriyle ve diğer tasarımcılarla çalışmak, daima tutkunuzu ve sabrınızı test eden bir durum olagelmiştir. Tasarımcı olarak, yukarıda bahsettiğimiz kişilerle çalıştığınız esnada bazı tutum ve davranışlardan kaçınmak kişisel kariyeriniz ve çalıştığınız şirket için ne kadar önemli olduğunu 2 bölümlük bu yazıda birlikte inceleyeceğiz.


İster freelance çalışıyor olun ister bir ajansa bağlı olarak çalışın, aşağıda sıraladığımız tasarım kariyerinizi bitirecek 15 alışkanlıktan kesinlikle kaçının.
Atladığımız ve bir tasarımcının kaçınması gereken tutum ve davranışlardan biri olduğunu düşündüğünüz alışkanlıklar varsa lütfen yorum olarak bırakın.

1. Zayıf İletişim Becerileri

Çok az şey tasarım işinize zayıf insan ilişkileri kadar zarar verebilir. Şikayet etmeyi, kötü konuşmayı, mazeret üretmeyi, sızlanmayı bırakın çünkü müşteri karşısında daima gülümseyen bir yüz ve projelerine kendi projesiymişçesine tutkuyla bağlı tasarımcı görmek ister.

Sosyal medyada harikalar yaratıyor olabilirsiniz, albenili bir mail imzanız olabilir, networkunuz çok geniş ve güçlü olabilir ama insanlarla internet üzerinden ilişki kurmak yüzyüze ilişki kurmaya benzemez. Bir tasarımcı olarak güçlü bir iletişim yeteneğine ihtiyacınız vardır –ki bir düşüncenizi, bir tasarım fikrinizi veya söylemek istediğinizi kayıpsız ve olabildiğince açık iletesiniz. “Ben böyle söylemiştim ama şunu kastederek söyledim” gibi bir mazeret kabul edilemez ve zayıf bir mesaj iletme yeteneğiniz olduğunu gösterir. Dolayısıyla müsteriyle olabildiğince açık, kastettiğinizi ifade ederek iletişim kurun. Bunun yanı sıra zor müşterilerle başa çıkmayı, kreatif direktörleri uğraşabilmeyi ve tam olarak ne istediklerini anlayabilmeyi, pazarlama departmanlarının bir şey söylerken aslında neyi kastettiklerini anlamayı öğrenin.

2. Müşterilerle Aranıza Mesafe Koymamak
Proje bazlı çalışıyorsanız yani proje başına ödeme alıyorsanız, müşteri tarafından istenen düzeltme, revizyon isteklerini sınırlandırın. Eğer bu istekleri sınırlandıramazsanız sürekli revizyon ve değişiklik talebi alırsınız. Bu da hem zamanınızdan hem sabrınızdan götürür. Müşterilerin talepte bulunmalarına izin vermek iyi bir yöntem gibi görünebilir ama aslında müşteriyle aranızdaki sınırları gözetmemek ve her istedikleri değişikliğe, revizyona onay vermek profesyonel görünüşünüze zarar verir.

3. Takıntı
Bir keresinde tasarım aşamasında tablo kullanmak isteyen bir tasarımcıyla çalışmıştım. Hepimiz biliyorduk ki tablolar work flow hazırlarken işe yarayabilir ama biz güzel yazılmış bir CSS’le yapılabilecek bir layout  üzerinde çalışıyorduk ama kendisi tablo kullanmakta ısrar ediyordu ve bu onda takıntılı bir hal almıştı. Bu arkadaş gibi kendi bildiğini okumak da kendi tasarım kariyerinizi sonlandırabilir.
Baktınız ki bir yönteme, yazılıma, dile takıntılı hale geldiniz; hemen yapacağınız işi etraflıca bir gözden geçirin. Benim yöntemimden farklı daha nasıl yapılabilir diye sorun ve bulduğunuz cevapları kendi yönteminizle karşılaştırın. Eğer daha verimli, faydalıysa kendi yönteminizde ısrar etmeyin. Belki müşteri sayınız tatmin edicidir ve işinizi pazarlamak için az bir çaba sarfetmeniz yetiyordur ama belki de standartlarınız düşüyordur ve siz bunun farkında değilsinizdir. Elinizden gelenin en iyisini değil, sadece ödeme alabilecek kadar yapıyorsunuzdur.

Neye takıntılıysanız onu aşın; kullandığınız programlama dili, yazılım, tasarım araç ve gereçleri vs. Bakış açınızı değiştirin ve elinizden gelenin en iyisini yapın.

4. Tembellik
Tembellik takıntının kardeşidir. Tembel tasarımcı tasarımlarının iyi görünüp görünmediğini, müşterilerinin memnun kalıp kalmadığını veya işinin nereye doğru gittiğini umursamaz. Umursamayan tasarımcı bir süre sonra bencilleşir; normalden daha fazla mola verir, deadlineları aşar, kendini müşterilerinin önüne koyar ve doğal olarak müşteri, iş ve referans kaybeder.

5. Erteleme
İşinizi geliştirecek önemli adımları ertelemek çok kolaydır; her zaman okunacak tweetler, cevaplanacak mailler, okunacak makaleler ve uğraşılacak kişisel projeler vardır ama hepsinin ayrı bir zamanı olmalıdır. Yapmanız gerekenleri zamanında yapın; işinizi son teslim tarihinde veya öncesinde teslim edin, potansiyel müşterilerinizle iletişimde olun ve işinizi geliştirebilecek diğer faaliyetleri öne alın. Siz bunları erteledikçe başarınız da ertelenecektir.

6. Diğer Tasarımcıların İşlerini Kopyalamak
Bir tasarım harikasını kopyalamamak, özellikle bir müşteri gelip de “Şu sitenin tasarımını çok beğendim. Bana da buna benzer bir şey yapabilir miyiz?” diye sorduğunda gerçekten çok zordur. Üstelik müşteriye hayır demenin zorluğuyla güzel bir tasarımı kopyalama arzusu birleşince duırum içinden çıkılması zor bir hal alır. Bu durumu engellemenin yolu müşteriyle konuşmak ve ne istediğini, o tasarımda neyi beğendiğini anlamaya çalışmaktır. Bunu anladığınızda müşterinin o arzusunu başka bir tasarımı kopyalamadan tatmin etmenin bir yolunu bulursunuz.

Düşüncesizce tasarım kopyalamak hem zor durumlara hem de kredi kaybetmenize sebek olur ki bu tasarım kariyerinizin başlamadan bitmesi anlamına gelir. Tasarım kopyalamaktan vebadan kaçınır gibi kaçının.

7. Spec Work
 Literatürde “spec work” olarak geçen ve ödeme yapılmaksızın tasarım yapılmasını gerektiren haller olarak açıklanan bu durum tasarım camiasında sürekli tartışılan bir konudur. Bu durumu somut bir örnekle netleştirebiliriz; tasarımcıdan bir veya birden fazla tasarım istenir. Aralarından beğenilenin seçileceği veya beğenilen bir tasarım bulunmazsa herhangi bir ödeme yapılmayacağı beyan edilir. Bu duruma “spec work” denir. Dikkatli yapılmadığı sürece kariyerinize zarar verebilir.

Bazı tasarımcılar bu durumu az tecrubeli, yeni başlayan tasarımcılara tecrube açısından faydalı olabileceğini savunsa da kaybedeceğiniz zaman dikkate değer bir parametredir. Bunun yerine ödeme almanızın garanti olduğu alternatif projelere bakmanız daha mantıklıdır.

Kaynak: Web Designer Depot